top of page

Yüzme İdman Yurdu Etkisi - Yalın Şen



Fotoğraftan da anlaşılacağı üzere bu yazının başına Yalova Yarışı deneyimlerimi anlatmak için oturdum. Çok geçmeden fark ettim ki oraya gelene kadarki yolculuğumu anlatmadan bunu yapmam mümkün olmayacak. Bu yazı bu karar değişikliğinin ürünüdür.


Henüz beş yaşındayken ilkokulun yüzme havuzunda kafamı ilk defa suyun büyüleyici dünyasına daldırdım. Bu masum atlayışın 11 yıllık profesyonel yüzme kariyerimin başlangıcı olacağını o zamanlar bilmiyordum. 9 yıl boyunca, haftada altı gün, günde iki antrenman; çok yoğun bir rutindi. Kendimi milli takımı temsil ederken, uluslararası yüzme müsabakalarında zaferler elde ederken buldum. 16 yaşıma geldiğimde, yüzme kariyerimin daha yeni başladığı bir dönemde, üniversiteye hazırlık bahanesiyle profesyonel spor hayatıma veda etmeye karar verdim.


Çocukluk yıllarım, sabahın köründe uyanmalar, çok zorlu antrenmanlar ve akademik uğraşlarla dolu bir kasırgaydı. Rutinin monotonluğu ve yoğunluğu beni bitkin düşürmüştü. Çocuk yaşımda altına girdiğim bu büyük yük fazla gelmiş olsa gerek, tam 14 yıl boyunca her türlü fiziksel aktiviteden uzaklaştım. Masabaşı işim de sağolsun, bütün günlerimi oturarak bilgisayar başında geçirdim. Tatillerde bile denize girmedim, yüzmekten nefret etmiştim.


2022 yılının Haziran ayına ileri saralım. Bir arkadaşımın (Volkan) nişan yemeğinde Yüzme İdman Yurdu diye bir topluluktan bahseden biriyle tanıştım. İlknur’du adı. “Haydi gel sen de bizimle yüz” dedi büyük bir heyecanla. Yeniden spora başlamak bir süredir aklımdaydı zaten. “Neden olmasın” dedim ve hem eşimin hem de terapistimin teşvikiyle denemeye karar verdim.


Her şey çok hızlı gelişti. Ertesi günü Taha Hoca ile konuştum. “Hemen yarın gel başla, seni bir görelim” dedi. Akşamında koştura koştura Decathlon’a gidip kendime bir gözlük ve mayo aldım ve saatimi 05.45’e kurdum.


Sadece iki hafta sonra ilk Master müsabakam için HSSK havuzunun kenarında buldum kendimi. Koca koca insanlar havuzda toplanmış tasasız çocuklar gibi yüzüyor, gülüyor, sohbet ediyor, eğleniyordu. İşte o zaman anladım: Bu dostluğu, takım olma halini, birlikte yüzmenin getirdiği ortak kahkahayı özlemiştim.


Ancak tahmin edileceği üzere 14 yıllık hareketsizliğin ardından vücudum hızla değişen bu tempoya uyum sağlamakta zorlandı. Suya “muhteşem” dönüşüm öngörülemeyen zorluklarla karşılaşmıştı. 200 metre yüzdüğümde nabzım 180’e çıkıyor, kolumu kaldıracak halim kalmıyordu. Göbeğimle birlikte iki kişilik yüzüyordum. Bir gün Taha Hoca’ya gittim ve “Hocam ben bu göbeği eritmek istiyorum ama diyet ya da yüzme dışında herhangi bir spor aktivitesi de yapmak istemiyorum. Ne diyorsun?” dedim. Taha Hoca’yı tanıyanlar bilir, bir bakışı vardır. 10 saniye hiçbir şey söylemeden öylece suratıma baktı. “Az ve sağlıklı yiyeceksin, başka yolu yok.” dedi. 


Yüzme İdman Yurdu çok acayip bir ekosistem, adeta bir karadelik, bir kere girdiğinizde her şey çok ani ve bağlantılı şekilde gerçekleşiyor. Taha Hoca’nın net cevabı sonrasında kendi kendime diyete başladım. Çok kısa sürede bunun sürdürülebilir olmadığını anladım ve profesyonel destek almaya karar verdim. Taha Hoca’yla başka bir konuşmamızda, çoğu diyaloğumuz oldukça duru ve net olmak kaydıyla 3 cümleyi geçmez,  “Potansiyelinin olduğunu görüyoruz ama güçlenmen lazım, kara antrenmanı da yapmalısın.”dedi. Primitif'e başladım. 14 yılın ardından bu yoğun tempoyla şoka uğrayan vücudum dökülmeye başladı. Fizyoterapi seanslarına başladım. 

 

Taha’yla YiY bir tarikat, sen de önderimizsin; Adnan Oktar olma potansiyelin var diye şakalaşıyorum. Geriye dönüp baktığımda adam ne dediyse biat etmiş ve ikiletmeden uygulamışım. Kıçını sandalyeden kaldırmayan, sabahları 9’dan önce uyanmayan Yalın, 1.5 yıl içerisinde, haftanın 6 günü 6’da uyanıp antrenman yapıyor, sağlıklı besleniyor ve üstüne bir de fizyoterapiyle vücudunu ödüllendiriyordu.


Geçen hafta Yalova yarışında depar taşına çıktığım ilk andan itibaren bu dönüşümün meyvelerinin yeni yeni olgunlaşmaya başladığını fark ettim. Primitif ve sağlıklı beslenme etkisini göstermeye başlamıştı. Girdiğim bütün yarışlarda kendi en iyi derecelerimi elde ettim. 3 günde 9 yarış yüzdükten sonra ise tahmin ettiğim kadar bitkin düşmedim. 


Yalova’da geçirdiğimiz üç gün boyunca takım dinamiklerini gözlemlerken, bireysel sorumlulukların, stresin ve sorunların ötesine geçen kolektif enerjiye bir kez daha hayran kaldım. Herkesin işi gücü, çoluğu çocuğu, sorunları stresleri, sorumlulukları var. Fakat 3 günlüğüne orada herkes bunlardan arınıyor. Sadece yüzüyor, sadece yüzme konuşuyor, sadece eğleniyor. Yeniden çocukmuşum gibi hissettim; tasasız ve neşeli.


Taha Hoca ve ekipteki tecrübeli master yüzücüler bu organizasyonların pandemi öncesinde çok daha kaliteli ve eğlenceli olduğunu söylüyorlar. O halini hayal ettikçe daha heyecanlanıyor, motive oluyorum.


30 yaşından sonra böyle bir dönüşüm gerçekleştirmek gerçekten çok zor ve ben bunu sadece 1.5 yıldır yapıyorum. Hala sabahları uyanırken küfrediyorum, son dakikada gitmekten vazgeçecek oluyorum ama görünmeyen bir güç beni o yataktan kaldırıp o antrenmana götürmeyi başarıyor. Ben bunu YİY etkisine, kolektif olarak bir şeyi başarmanın, birlikte ilerlemenin gücüne bağlıyorum.


Takımda spor hayatına yetişkinken başlamış, benim sadece 1.5 yıldır yaptığım tüm bu şeyleri ve daha fazlasını 5-10-15 yıldır yapan sporcular var. Disiplinlerini ve heyecanlarını gördükçe mutlu oluyorum, hayran kalıyorum; imreniyorum. Daha yolun çok başında olduğumu anlıyorum.


YİY ekosisteminin bir parçası olmayan insanlar için bu anlattıklarım abartı ya da anlaşılmaz gelebilir. İçerisine girdiğinizde ise kolay kolay çıkamayacağınızı, bırakamayacağınızı fark ediyorsunuz. Birlikte yüzmenin keyfi, paylaşılan mutluluklar, eğlence ve bir hedefe doğru ilerleme azmi bağımlılık yaratıyor.


Yüzme İdman Yurdu beni sadece spora başlatmadı; beni bir aileye kabul etti.


Teşekkürler eşim, teşekkürler İlknur, teşekkürler Taha Hoca, teşekkürler YİY! Master Yüzücü Yalın Şen Instagram >>








318 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page