top of page

Yüzme İdman Yurdu'nun Hikayesi

Güncelleme tarihi: 19 Kas 2023

Telefon galerisinde fotoğraflara bakarken öyle bir esti ve Instagram'da bir anda paylaşımlar yaparken buldum kendimi. Bu yazıyı da o paylaşımlar kalıcı olsun diye toparlamak istedim. Sonra farkettim ki zaten tüm hikayenin ana mayası paylaşımcılık üzerine kurulu. İyi okumalar.


1. Bölüm: Paylaşımcılık

Ekim 2017’de bu paylaşımla kafamdaki konsepti duyurmuştum.


“Yüzme Antrenmanı”


İsmi hiç yaratıcı değildi ama bu umurumda da değildi. Asıl kafa patlattığım şey, bu konsepti nasıl anlatacağımdı. Fakat ne yapacağım konusunda ise kendi içimde çok nettim.


Yüzme; çocukluğumdan beri içinde olduğum evimdi. Hep içimde yanan bir ateşti. Ben de paylaşımcı biriydim. Yüzmeyi, yüzmeyi bilmeyenlerle paylaşmak çok iyi olacaktı.


O yüzme antrenmanı zevkini alan birinin vazgeçemeyeceğini biliyordum.


Öyle de oldu. Çok güzel insanlar tanıdım. Benzer duygular içinde olduğumuz, dayanıştığımız, birlikte öğrendiğimiz muhteşem insanlar…


Ben konsepti kimseye doğru düzgün anlatamadım. Herkes benim yerime anlattı. Anlatıldıkça da büyüdü.


Güzellikleri paylaştığımız yıllar geçirdik. Bu hikayeye herkes bir şeyler ekledi. Şimdi de 6 yılı geride bıraktık. Bugün Yüzme İdman Yurdu adıyla hikaye yeni bölümlerle yazılmaya devam ediyor.🏊🏼


2. Bölüm: Felsefe Kırıntısı


2017 sonuna gelirken kısıtlı kulvarımız var. O nedenle toplam 18 sporculuk kontenjanımız var. Kontenjan dolmak üzere ama attığı taş ürküttüğü kurbağaya değmiyor.


Bir yandan da bu konseptin felsefe kırıntısı anahtar kelimelerini yazıyorum. Bu kelimelerle kulvar isimlerini belirliyorum.


Farkındalık, Keşif, Ritim ve Mücadele…


Yüzme konusunda bilgisi olmayan ya da kısıtlı bilgisi olan sporcularıma ilk iş farkındalık kazandırmaktı.


Farkındalık ile birlikte sporcunun bir keşif yolculuğu başlıyor. Kendi kanatları ile uçmaya başlıyordu.


Sonra bu da yetmezdi. Bir ritim tutmalı. Sürdürülebilir bir süreklilik yaratmalıydı.


Bunun için de karşına çıkacak durumlarla mücadele etmeliydi.


Zirve’ye giden yoldaki dört aşama buydu. Zirve diye bir kulvar hiç olmadı. Fakat bu hikayenin hep gizli kulvarıydı.


Zirve neydi? Zirve; sporcunun kendini gerçekleştirmesiydi…


3. Bölüm: Hayallerimiz var.

2018’de bir sürü yarışa giriyoruz. Atölye çalışmaları yapıyoruz. Blog yazıyorum. Antrenmanlara yeni seanslar açıyoruz. Her şey çok iyi gidiyor.


Bir de bir havuzla anlaşıyorum. Ufak bir yatırımla tesisimiz mi olacak acaba derken, döviz kuru bir patlıyor. Her şey bir anda misli ile katlanıyor ve bizim iş suya düşüyor. Kafam çok karışıyor. İşin işinden çıkamıyorum.


Kendimi antrenmanlara veriyorum. Yeni sezon başlangıç yemeğini Karadeniz Mutfağı’nda yapıyoruz. Alkollü bir mekan olsun istemiyorum. Herkes ulaşabilsin, havuza yakın olsun istiyorum. 40-50 sporcumuz geliyor.


Daha evvel de benzer yemekler, buluşmalar yapmıştık. Bu etkinlikteki tek yıldızın “antrenman” olması bana kendimi değerli hissettiriyor.


O dönemki yardımcı antrenörümüz Melis’le konuşuyoruz. Gelecekten umutluyuz ve heyecanlıyız...


Bir yandan da havuzlarda imkanlar kısıtlı. Master yüzmeye kiralanacak havuz yok neredeyse. Adaspor’un desteği ile çalışmaları sürdürüyoruz.


Her şey yolunda keyifler yerinde fakat kafam karışık bir şekilde bitiyor 2018...


4. Bölüm: Markalaşma

İlk yüzme kampımızı 2019 Ağustos’unda Heybeliada’da yapıyoruz. Hemen peşine bir kamp daha. Sonra da Ekim’de Ceysun’un desteği ile Bodrum Açık Su Kampı…


Kampları çok seviyorum. Paylaşımcılıktan bahsetmiştim ya, kamplarda bu çok hissediliyor. Eğlenceli oluyor. Ben sporcuları gözlemliyorum. Havuz dışında, antrenman dışında sporcuları keşfetmek bu işin en sevdiğim yanı…


Uzun zamandır sporculardan bizim neden adımız yok, bizim neden tişörtümüz yok soruları alıyorum.


Hakan, Görkem, Serengül ve ben 3 saat oturup konuşuyoruz. Küfür kıyamet…


Old school, sert görünümlü, köklü ama modern bir çizgide Yüzme İdman Yurdu isminde anlaşıyoruz. Hakan, Tarkan filmlerinden Camgöz ahtapotu logomuz yapıyor. Zeki, güçlü, yetenekli ve sert bir ahtapot. Tam bizi anlatıyor. İyi de bir yüzücü, suda çok güçlü…


Yüzme İdman Yurdu isminden Bengay kokusu burnumuza gelirken diğer yandan da modern bilimdeki çizgimizi Lifeon Concept’le birleştiriyoruz. Artık sporcu sağlığı konusunda sırtımızı onlara dayayıp birlikte güzel işler çıkartıyoruz…


Yeniliklerle 2019 tam bir kırılım yaşatıyor bize… Markalaşıyoruz…


Antrenörlükte ise kafayı safsatalara takıyorum. Herkes spor hakkında konuşuyor. Fakat kişisel yorumunu karşısındakine anlatıyor. Oysa bu yorumların birçoğunun yanlış olduğu biliyorum.


Sporcularımız artık bağımsızlaşıyor. Yüzmeyi öğreniyorlar. Kendi başlarına antrenman yapacak donanıma sahip olmaya başlıyorlar.


Derin programlar yazma niyeti ile sezonu devam ettiriyorum. Amacım sporcunun keşif yolculuğunda kendi kanatlarıyla uçmayı öğrenmesi… Bu da bir kırılım yaratıyor kendi içinde.


5. Bölüm: 2020

Bir yandan da 2009’dan beri NoaGym Galata’da çalışıyorum. Fitness’ı öğrenmek için işe başlayıp ora

da kalmıştım. NoaGym hayatımı şekillendirdi. Orada yaşadıklarım, üyelerden öğrendiklerim beni başka bir ben yaptı.


2017’den beri Kadıköy’de oturuyorum. Galata-Kadıköy-Ataşehir hattı beni çok yoruyordu.


Göztepe tarafında Mert ve Selen hoca bana kapılarını açtı, Quix stüdyo ile anlaştım. Sporcularımdan 4-5 tanesine orada dersler vermeye başladım. Yüzücülerin kara antrenmanı yapmasını önemsiyorum. Orada da güzel geri dönüşler aldık.


Ve bir sürü düşünceden sonra, cesaretimi toparlayıp içerisinde duş olan bir dükkan buldum. Havuza da yakındı. Kiraladım. Üzerine bir sürü romantik hayaller kurdum.


Aykut başta olmak üzere bir sürü arkadaşımla kafa patlattım. 1 ayda salonu işler hale getirdik sayılırdı. Seda ile ilk dersi yaptık. Pazar günüydü. Sonra Pazartesi Korona başladı. Biz de başlamadan kapattık…


Mart’tan Haziran’a kadar kapalı kaldık. Heyecanımın içimde kalması bir yana, sabit giderlerin çalışmasak da devam etmesi bir yana. Öte yandan ise evden çıkamıyoruz. Yüzme yok. Bu pandemi işi nereye gidecek bilmiyoruz. Stress çok yüksek. Kötü durumdayım.


Birkaç gün içinde online iletişim kanallarını buluyoruz. Başlıyoruz online antrenmana. Tüm takım kenetleniyoruz. Her gün ekran başında fiziksel aktivitelerimizi yapıyoruz. Her gün o saatleri iple çekiyorum. Çok güzel kenetleniyoruz.


Krediler çekiyorum yaşamımı sürdürmek için. Yüzme antrenmanı yapamasak bile birçok sporcum hala ödemesini yapıyor. Kimse sırtını dönüp gitmiyor. Dayanışma yoldaşlığa da dönüşüyor. İşte tam olarak takım oluyoruz.


6. Bölüm: İnişler-Çıkışlar

Haziran’da spor salonları açılıyor. Ben o 3 ayda stüdyoya hiç gelmiyorum. Görmek bile istemiyorum. Her yeri örümcek basmış. Serengül ile başbaşa verip orayı yaşatıyoruz. İsmini buluyorum. Konsepti çıkarıyorum. Fakat fena yorgunum.


Hesapsızca dersler veriyorum. O kadar özlemişim ki ders vermeyi. Kendime hiç zaman ayırmıyorum.


Yüzücülerime karada farkındalık kazandırmak bambaşka bir keyif oluyor. Her gün bir sporcumuz ekleniyor. Fitness’a da itimat edilmesini, bunu yaşamlarına katmalarını çok olumlu buluyorum.


Bir yandan da kamp organizasyonu var. Bodrum’da yine kamplar yapıyoruz. Pandemi karantinası sonrası birlikte olmak çok iyi geliyor.


Sonra havuzda işler yolunda gitmiyor. Adaspor tesisten ayrılıyor. Bir günde bir sürü kafa karışıklığı ile birlikte Hido’ya geçiyoruz. Erda hoca resmen kurtarıcı melek gibi imdadıma yetişiyor.


Sonra sonbahar gelirken yine kapanmalar başlıyor. Çok çalkantılı bir dönem. Ne hayallerle başlamıştım 2020’ye, ne yaşanarak bitiyor…


Bu çalkantı arasında da piştiğimizi görüyorum.


7. Bölüm: İnişler-Çıkışlar

2021’de artık büyümeye başlıyoruz. Biz zaten çelik gibi bir takımız. Mazimiz sağlam. Yeni sporcularımız ekleniyor. 2021 bahar aylarında açık su yarışmaları tekrar başlıyor. Tüm yarışmalara gidiyoruz. Kamplar yapıyoruz. Antrenmanlar çok iyi gidiyor.


Cengizhan hoca aramıza katılıyor. Ben podcastler’e başlıyorum. Kafam çok rahat. Her gün bir Instagram postu paylaşmaya başlıyorum. Nasıl olacak bilmiyorum ama bir şekilde ritim yakalıyorum.


Akşam seansları başlıyor. İstek Semiha Şakir ile anlaşıyoruz. Engin resmen sopa ile bana o havuzu açtırıyor. Diğer yandan Sheraton Otel çalışmalarımız başlıyor. Kontenjanlar hızla doluyor. Yeni kulvarlar, yeni seanslar alıyoruz.


Hem sporcularımızın hem de kulübün beslendiği bir sene geçiriyoruz.


Her şeyden önce ben çok eğleniyorum. Hafta sonu bisiklete biniyoruz. Yarışlar, kamplar, güzel zamanlar…


2021’i yine yaşamak isterim diyorum ama sene sonunda yine pandemi kendini gösteriyor. Bir sürü kısıtlama, bir sürü çalkantı. Psikolojimizi çok zorluyor.


8. Bölüm: Gelecekteki YİY

2022 stabil geçiyor. Havuz yarışmaları başlıyor. Primitif Antrenmanlar yolunda, havuz antrenmanları yolunda. Takımdaşlık güzel bir noktada. Ben çok memnunum.


Fakat çok çalışıyorum. Çalıştığımı düşünmeden yaptığım işler, hesapsızca iyi niyetli olarak kendimden ödün vermeler, odağı kaçırmalar, değişen ekonomik durumlara uyum sağlayamamak beni yıpratıyor.


Şafak hoca’nın yönlendirmesi ile psikologla çalışmaya başlıyorum. Sonra da iş geliştirme, ekonomi kitapları okumaya başlıyorum. Sorunlarımın hepsini bir sürü insan yüzyıllardır yaşamış ve yaşıyormuş. Kendimi keşfettiğim bir 7-8 ay geçiyorum.


Roma Avrupa Master’lar yüzülüyor. Kaş-Meis yüzülüyor. Çok çok iyi işler yapıyoruz. Antrenörlük adına gururluyum.


Utku ve Hüseyin aramıza katılıyor. 4 antrenör oluyoruz. Yüzme İdman Yurdu Akademi’yi kuruyoruz. Her Salı eğitim, toplantı ya da sohbetlerimiz oluyor.


Tasarım Odaklı Düşünme diye bir şeye denk geliyorum ve Eylül 2022’de kafamdaki her şeyi kağıtlara, kağıtlardan da digital ortama geçmeye başlıyorum.


Antrenman süreçleri, sporcu davranış paternleri, yazdıkça gelişiyorum. Geliştikçe kafam açılıyor. Kafam açıldıkça da yeni şeyler keşfediyorum.


Taha olarak başladığım bu yola Yüzme İdman Yurdu olarak, paylaşarak devam ediyorum.


Primitif’in ortasına masayı çekiyoruz ve hayalimizdeki yüzme kulübünü tasarlıyoruz.


Gelecekteki YİY’i konuşuyoruz. Notlar alıyorum, planlama yapıyorum ve başlıyoruz.


Tarabya seanslarımızı Filiz abla’nın iteklemesi ile açıyoruz. Boran hem Semiha Şakir’de hem Tarabya’da önümüzü açıyor.


Onur’un yurtdışına gidişi kesinleşiyor. Sene biterken Hasan, Soner ve Olcay aramıza katılıyor.


9. Bölüm: Bugün


2023 hala yaşanıyor. Bir sürü bir şey yaşıyoruz olumlu olumsuz. Dışarıdan bakıp, üzerinden zaman geçince yazmak daha güzel olur.


Şu an hissettiğim tek şey ise rafine bir mutluluk hali.


Antrenman yaptırırken, bilgimi paylaşırken çok mutluyum. Paylaşmanın çift yönlü olduğunu düşünüyorum. Sporcularımdan da karşılık gördüğümde kendimi iyi hissediyorum. Beslendiğim en önemli nokta vermek ve almak. Bu ikisini dengeleyemeyince de gölge taraflarım ortaya çıkıyor. Kimi gölge taraflarımı görüyor, kimi bunu hiç görmüyor.


Ben ilk günden beri fikir olarak aynı noktadayım. İçerik hep aynı, biçim değişiyor sadece.


2017’de yüzme antrenmanı neyse, bugün YİY aynısı…


Daha derin, daha karmaşık ama daha basit, daha bağlı, daha canlı, daha sesli…


Hikayenin içerisine giren herkes bir şeyler katıyor. Hikaye hep devam ediyor… Olimpiyat ateşi gibi hiç sönmüyor. Bayrak yarışı gibi elden elde ilerliyor.


Peki ileride neler yaşanacak? Nereye gidecek bu hikaye?


Hikayede de döngüler var. İçinde bulunduğum zamanı 2019’a benzetiyorum


Antrenmanda derinleşme, yüzme kültürü kazanma, ekstra eğitimler, yeni öğretim metotları… Hepsi hazır, gününü bekliyor.


Paylaşılacak günü bekliyor.


9. Bölüm: Bonus


2017 Yılından bu yana Whatsapp grubumuzun profil fotoğrafı…


Yetişkinlik çağında sporla uğraşan bireylerde gelişimin yatay yönlü olduğu paradigması ile hareket ediyorum.


Hızlı, dikey, sert ve şiddetli bir gelişimi istemiyorum normal şartlar altında… Çünkü şiddetli bir değişim her zaman risk faktörleri arttırır. Biz bunu istemiyoruz. Tek amacımız sürdürebilir bir sağlıklı yaşam. Bedenen ve zihnen sağlıklı olmaktan bahsediyorum.


Bu yüzden suya atılan bir taş parçasının yarattığı gibi dalgalar halinde, yatay bir gelişim planlıyoruz. Bu profil fotoğrafındaki halkalar da onu anlatıyor… Suya düşen bir taş parçasının suyun üzerinde yarattığı dalgalar…


Renklerle de sporculuk yaşamına başlayan sporcunun öğrendiği bilgilerle pişerek renginin değişmesini anlatıyor. Uzak doğu sporlarındaki kuşak renkleri gibi.


Beyaz en saf, en toy halini temsil ederken, pişe pişe, gitgide renk koyulaşıyor. En son siyaha dönüşüyor.


Siyahla beyaz arasında da bir sürü renk var. Siyah bütün renkleri içeriyor.


Siyah mertebe hem ilk günkü gibi amatör, hem tüm farkındalıklarını rafine etmiş bir akış halinde.


225 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page