top of page

Kedinin Kakasını Temizleyince Her şey Normale Döndü. - Onur Yıldırım


ARKA PLAN:


Çocukluğum ve gençlik yıllarım sedanter geçmedi, spor bazen ucundan bazen yoğun bir şekilde ama her zaman hayatımdaydı. Neler oldu da konu hedef olarak orta mesafe bir triatlon yarışı seçme noktasına geldi gerçekten bir fikrim yok. Sağlıklı yaşam, kızıma örnek olma, hayat gailesinden geçici olarak uzaklaşma gibi sebepler sayılabilir ama bunları Ironman olmadan da yapabilirdim. Hakan Savaşer bir Primitif antrenmanında çok sorgulattı, cevabı bulursam bir blog daha yazacağım.


Fırsat buldukça tenis oynuyordum, koşuyordum ve yaklaşık 9-10 yıldır bir şekilde bisiklet sürmeye çalışıyordum ama bir kaya parçasından çok az daha iyi yüzebiliyordum. 2021 sonlarında İpek Onaran ile antrenmanlara başladıktan sonra beni Taha’ya yönlendirdi. İlk tanışmamız dün gibi aklımda. Onlarca soru sorup cevap beklerken ya da motivasyon konuşması duyacağımı umuyorken bana tek bir kelime söyledi: ‘Yüz.’


2022 Nisan’da katıldım Yüzme İdman Yurdu ailesine, o günden beri yüzüyorum. Hayalini kurmaya çekindiğim mesafeler artık ısınma antrenmanlarım olmuş. Fiziksel olarak mutlak bir gelişim söz konusu ama YİY ve Taha’nın asıl alamet-i farikası mental bariyerleri ortadan kaldırmak diye düşünüyorum. İlk zamanlar ilk sprint triatlon yarışım için yine bir sürü soruyla Taha ile konuşuyorken Ağustos ayında şöyle bir diyalog yaşanmış aramızda:



Ben: Abi bu haftasonu Challenge Istanbul, Çarşamba Çanakkale boğaz yarışı, diğer haftasonu da havuz yarışı var. Hangisini yarışayım?

Taha: Hepsini.


Bu cevabı hem beklemiyordum hem de bekliyordum. Üç yarışı bir hafta içinde kendimce iyi sürelerle tamamlayıp bambaşka bir aşamaya geçtiğimi hissetmiştim. O aşamanın içinde eşimin, arkadaşlarımın gönlünü alma, vücudumun kendine gelmesi için sık sık LifeOn’a gitmek de vardı.

Sanıyorum biz fani master yüzücüler için en önemli kısım antrenmanlarımızı ve yarışlarımızı hayatlarımıza entegre edebilmek, dengeyi korumak. Yoğun bir antrenmandan ya da yarıştan sonra Defne (3 yaş) ile çok daha kaliteli vakit geçirdiğimi hissettim hatta. Bunda Cengizhan’ın kuvvet antrenmanlarının da etkisi çok büyük.

GELÄ°YOR GELMEKTE OLAN:


Yaz sezonu yarış ve antrenman anlamında fena geçmemişti ama kendimi Ironman 70.3 yarışına henüz hazır hissetmiyordum ve 2024 planlarımdaydı. Assos kampı, Fethiye yarışı vs. derken bisiklet ve koşuya yeterli vakit ayıramayacağımı düşünmüştüm ama öyle olmadı. Eylül sonunda ve Ekim başında yaptığım bisiklet ve koşu antrenmanlarında rahat hissediyordum. Ironman Antalya’ya 3 hafta kala İpek’i aradım fikrini almak için, biraz konuştuktan sonra’MW Challenge yaptın, bu sana rahat gelecektir ‘ cümlesi beni ikna etmeye yetti ve ani bir kararla Antalya yarışına kaydoldum. Triatlon oldukça masraflı bir spor, ekipman ihtiyacı ve eksiği asla bitmiyor. Yarış ücreti, otel vs. derken inceldiği yerden kopsun dedim ve yarışın hakkını verip road bike yerine tt bike ile yarışmaya karar verdim. Evimizin ortasındaki incir ağacını güzelce suluyordum. Antrenmanda öğretmezler ama organik olarak eşinizle bu konuları yönetmeyi zamanla öğreniyorsunuz. Buradaki sorun postür gereği tt bike’a alışmanın zaman almasıydı. Aerobar denilen gidon önündeki barlara tamamen kapanarak rüzgar direncini minimumda tutup watt tasarrufu sağlıyorsunuz. Bu masrafın gazıyla ve yeni bisiklete alışma bahanesiyle de 3 haftayı verimli antrenmanlarla geçirdim. Yarış hedefim bitirmekti ama antrenman verilerime bakınca 6 saatin altında bitirmek gibi kendime de pek itiraf etmediğim bir hedefim vardı.


Fiziksel ve mental olarak hazırdım. Kafamı kurcalayan tek konu yarış sırasında yapacağım beslenme planıydı. Daha önce 5 saatten fazla yarışmamıştım ve o kadar yüksek sıcaklıkta vücudumun nasıl tepkiler vereceğini bilmiyordum. İpek ile konuşsak da çoğu jel, elektrolit, tuz hapı vs. kişisel sıkıntılar yaratabiliyordu. Olabilecek en kaliteli, bilindik markaları tedarik ederek ‘artık kötü bir şey olursa onu o zaman düşünürüz’ mantığıyla yarışa hazırdım.


27 Ekim sabahı ailece Antalya yollarına düştük, hava mevsim normallerine göre 2-3 derece kadar daha sıcak olacaktı ama onun dışında her şey yolundaydı. Expo alanı, yarış atmosferi, yurtdışından gelen sporcular, ortam harikaydı. Şu ana kadar yarıştığım yarışlarda yokluğunu bile hissetmediğim bir sürü ince detay düşünülmüştü. Bu anlamda parasının ve markalaşma gücünün hakkını verdiğini söyleyebilirim. Karbonhidrat yüklemesiyle, denk geldiğimiz arkadaş sohbetleriyle ve 35-40 dakikalık bir ödem atma koşusuyla dinlenmeye geçtim. Ertesi sabah inanılmaz bir boğaz, eklem ve kas ağrısıyla uyandım. Hem otel doktoru hem de kendi doktor arkadaşlarımı arayarak nasıl yarışabileceğimin yollarını aradım. Otel doktoru bana ‘Icardi’ muamelesi yaparak iğneyle maça çıkmamı söylese de doktor arkadaşlarımın ilaç ve sambucol tavsiyeleriyle o günü stabil geçirdim. Bisikletimi ve drop bagleri teslim ettim. Yatarken tek endişem sabah yarışamayacak kadar hasta hissetmekti ama o gün YİY’den arayan arkadaşlarımın evrene gönderdiği pozitif mesajlar sağolsun oldukça dinç uyandım. O gün hastalığımı sormak için annem 2 kez Taha hoca 3 kez aradı, bu da tarihe not ☺


Artık hiçbir engel yoktu. Her yoğun antrenman öncesi yaptığım kahvaltının aynısını yaptım ve transition alanına geldim. Elif İslam ile karşılaşıp triatlon grubumuza fotoğraf atıp Taha ve arkadaşlarımızın iyi dilek mesajlarını aldık. Wetsuit kullanımına su 24.5 derece üstündeyse izin verilmiyor ve yetkililer 24.4 olarak ölçtü. Yetkililere tabii ki inanmadık, suyun 8 metre altından mı ölçüm yaptınız artık bu iş komik oluyor diye homurdanarak wetsuitlerimizi giydik ☺ 29 Ekim günü kıpkırmızı bonelerimizle Ironman startında İstiklal Marşı okurken her şey daha da anlam kazanmıştı. Rolling start ile enerjik bir şekilde suya atladıktan sonrası yağ gibi aktı. Bundan sonra önemli olan tek şey iyi yarış fotoğrafları için poz vermek ve eğlenmekti.


Triatlet arkadaşlarımla tecrübelerimi detaylı konuşmak isterim ancak başınızı ağrıtmamak adına şöyle özetleyeyim. ‘B*kum çıktı.’

Yüzme ve bisiklet tam planladığım tempoda, planladığım beslenme düzeniyle gitti. Koşu oldukça yıpratıcıydı. Başlangıçta yüksek nabızdan dolayı hızımı düşüremedim ve planladığımdan hızlı başladım. 8-15 km arası mental ve fiziksel bir savaştı benim için. Hem yanımdan çok hızla geçen sporcular hem de sağda solda kusanlar, yürüyenler. Tempomu düşürmeden hedef pace’imde koşmaya çalışsam da 15-20 km arası yarış ücretinin hakkını vereyim diyerek ikramlara yüklendim. Cengizhan’ın manavı gibi adeta her şey vardı ama bana portakal çok iyi geldi. Aid station’da kaybettiğim zamanı daha iyi pace’te koşarak telafi etme gafletinde bulundum. Toplam süre olarak hedeflediğim tempoda bitirmiştim ama sıcaklık, yüksek nabız, son bölümde yaptığım dur-koş çok iyi bir taktik değildi. Finişe gelirken kızımın ve eşimin çığlıklarını duydum. Herkes alkışlıyor ve bitiren sporcuları destekliyordu. Kırmızı halıdan gülümseyerek geçmek en büyük hedefimdi, öyle de oldu. 5 saat 46 dakika ile ilk Ironman 70.3 yarışımı bitirdim.


Sonrasında yaşadığım mutluluğu tarif etmek çok zor. Bir şeyleri başarmış olmanın verdiği haz, emeklerimin karşılığını alabilmek, karmakarışık duygular. Expo alanı bayram yeri, herkes mutlu, yüzler gülüyor ve herkes birbirini tebrik ediyor.

Akşam rezervasyon yaptığımız restorana gidebilir miyim, bir köşede bayılır kalır mıyım, bacaklar ne der bu işe derken Cengo’nun get-up’ları chin-up’ları sağolsun ailemle kaliteli bir şekilde vakit geçirebildim. İlk dubleyi Atatürk’e, ikinciyi Taha ve İpek’e ithaf ederek keyifli bir akşam yemeği geçirdik.


Eve döndüğümüzde ‘Açılın ben Ironman’im’ havam asla azalmamıştı. Sürekli yarış kafamda dönüyor, yüzümde manasız bir tebessümle dolaşıyordum. Bana Ironman Bey diyeceksiniz bundan sonra diye koridorda dayı dayı yürürken eşim git Mithat’ın (kedimiz) kumunu değiştir dedi ve her şey normale döndü. Kumu değiştirdim, ertesi gün Hido’ya yüzmeye gittim. Çok efelenmeden kısık sesle ‘Ben Ironman oldum’ diyorum hala…

Ä°yi ki YÄ°Y!


Onur Yıldırım Master Yüzücü & Triatlet Instagram >>

248 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page